İlk kez bir kitap incelemesi için kalemimi elime aldım ve yazmaya başladım. Yazılmayacak gibi değil mükemmel bir hayatın hikâyesini konu alıyor bu kitap. Yazarımız Dilek Livaneli kendi hikâyesini, bir köy öğretmenin hikâyesini, “Bir Dilek Yetmez” diyerek anlatıyor. Ben kendisini yeni çıkardığı bu kitabı sayesinde tanıdım ancak bu kadar harika bir insanı daha önce tanımayı çok isterdim. Çünkü o hikâyeyi, hayatı okuyunca hâlâ bu ülkede bir umut var diyebiliyorsun. Böyle insanların var olduğunu bilmek ve bir yerlerde hâlâ çocuklar, gençler için canla başla çalıştığını düşünmek… Var mı bundan daha güzel bir şey! Kitap incelemesi nasıl yazılır, hiçbir fikrim yok. Bu inceleme yazımda amacım sizin içinizdeki istek duygunuzu, merakınızı ortaya çıkarmak istiyorum. Kitaptaki konu başlılarına değineceğim. Nasıl yapmış, nasıl olmuş kısmını da kitabı okuyarak öğrenebilirsiniz.
İbni Haldun’un çok ünlü bir sözü vardır. “Coğrafya kaderdir.” Bu söze katılıyorum da çünkü yaşanılan coğrafi alan ve ekonomik durum insan refahını, düşünce yapısını ve duygularını (maalesef ki) çok ciddi oranda etkiliyor. İşte bu tespiti çürüten harika bir öğretmen Dilek Livaneli. Bir öğretmen bir köyün kaderini değiştirebilir mi? Ciddi bir şekilde soruyorum. Bir köyün kaderini bir öğretmen değiştirebilir mi? Bu soruya çok yüksek bir ihtimalle hayır cevabı gelirdi ki benim de cevabım hayır olurdu. Dilek Livaneli ise evet cevabının somut bir örneği.
Her şey Samsun’un bir köy okulunda başlıyor. Kumköy İlköğretim Okulu’na ilk gidişini kitaptan alıntı yapıyorum, Dilek Livaneli’nin kaleminden…
“Kumköy Macerası Başlıyor…
Okulun adını duyup gitmem öğleden sonrayı buldu. Arabaya bindiğimde her zaman yaptığım şeyi yaptım: Kilometreyi açtım. Okul evime ne kadar uzak anlamam lazımdı. Nedense çok uzak geldi. Aslında biliyordum, çok daha uzak yerlere gidenler de vardı. Hatta her gün gidip gelmekte zorlandığı için başka ilçeye, ailesinden ayrı ev açanları bile tanıyordum. Daha önceki okullarım buraya göre biraz daha dağlık bölgelerdeydi. Kumköy ise daha düz, hatta yol kenarı bir yerdeydi; baraj kenarıydı. Gelene kadar kilometre yetmişi buldu. Derme çatma tuğlalı bir bahçe duvarı gördüm önce, üzerinde üç erkek çocuğu oturuyordu. Camdan sarkıp tabelayı okumaya çalışırken, “Kumköy İlkokulu burası değil mi?” diye sordum. Onlara öğretmen olduğumu söylememiştim. Öğleden sonraydı ve dersler bitmişti, okuldan çıkan erkek öğrenciler okulun bahçesinde buluşup top oynuyorlardı (bir köy klasiğidir). İsimlerini ve derslerin nasıl gittiğini sordum. Yarı güvensiz, çekingen bir şekilde verdiler cevaplarını. Arada da birbirlerine fısıldaşarak bir şeyler söylüyorlardı. Onlar da haklıydı, sonuçta hiç tanımadıkları insanlar gelmiş bir şeyler soruyordu. Okulu dışından şöyle bir süzdüm. Aynı hikâye sil baştan başlayacaktı. Bir köy okuluna atanan öğretmenin hikâyesi. Yalnız öğretmen… Kadın öğretmen. Yoktan var etme mücadelesi vermeye hazır bir öğretmen…
Okul tabelası mermerdendi. Üzerinde yalnızca okulun adı ve 1970 tarihi yazılıydı. Gri mermer taş, mezarlık mermerlerinin aynısıydı. Gözümün önüne önce doğum tarihi yazılan o taşlar geldi… Peki sonundaki tarih ne olacaktı? Kumköy’e ömür biçmek benim elimde miydi, değil miydi? Bunu zaman gösterecekti… Paslı demirli bahçe kapısından içeri doğru yürüdüm. Dikkatimi çeken ilk şey okulda bir Atatürk büstünün bulunmamasıydı. Bayrak direği de her an düşecekmiş gibi eğik duruyordu. Camdan içeri bakmaya çalıştım. Ellerimi yüzümün iki yanına yaslayıp içeriyi süzdüm.
Biliyorum, “Her şey hayal ederek başlar,” son derece klasik bir söylemdir. Hayal ederek başla, hayalsiz olmaz, istemeden olmaz… İşte o an, tam o an geleceği hayal etmiştim.”
Dilek Livaneli, Kumköy köy okulunda dört farklı sınıfa (4+4+4 eğitim sisteminden önce beş farklı sınıfa) aynı sınıf içinde yani birleştirilmiş sınıfta eğitim vererek öğretmenlik yaptı. Okulun hem müdür hem öğretmeni hem de oranın çalışanı, hizmetlisi oldu. İşe ilk olarak “OKULUM GENÇLEŞİYOR” projesi ile başladı. Okulu fiziksel anlamda yenileyip geliştirilmesine öncü oldu. Kullanılmayan bir sınıfı öğrencilerinin sosyalleşebileceği bir hobi sınıfına çevirdi. Bu hobi sınıfında oyuncak köşesi, güzel sanatlar köşesi, drama köşesi, satranç oynayabilecekleri alan gibi alanlar bulunmaktadır. Öğrencilerinin hayata daha donanımlı katılmaları için onlarca farklı proje geliştirdi. Sosyal ve kültürel anlamda önemli değişiklikler yapıp her yıl okul gezileri düzenlemiştir. Öğrencilerini ilk kez Samsun’a getirerek müzelerle, sinemayla, tiyatroyla, operayla tanıştırmıştır. İlk kez alışveriş merkezlerine, hayvanat bahçesine, lunaparka, bowling salonuna, golf sporunu deneyimlemelerine, stadyumdaki bayram kutlamalarına, dünya sirkine, sahilde fayton turlarına, teleferikle yolculuğa, buz pistinde kayma deneyimlerinden at çiftliğinde ata binmelerine, uzay gözlemevinden öğretmenlerinin evlerinde ağırlanmalarına kadar öğrencilerine tek başına ilkleri yaşatan öğretmen olmuştur. Öğrencilerinin ilk kez bir bilgi yarışmasına katılmasını sağlamış, birleştirilmiş sınıflı köy okulları arasında 2012 yılında yapılan bilgi yarışmasında öğrencileri 48 okul arasında ikinci, 2013 yılında yapılan bilgi yarışmasında 42 köy okulu arasında birinci olmuştur. Öğrencileri için “Köyde Dünya Vatandaşlığı” projesi ile dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin, insanı insan olduğu için sevme ve kabullenme hedefleri kapsamında okul kapandıktan sonra köyde en az üç eğitmen ağırlayarak İngilizce kampı başlatılmasına vesile oldu. Dört yıl üst üste devam eden projede birbirinden farklı on bir ülkenin insanıyla Kumköy halkını ve öğrencilerini tanıştırmıştır.
Bir gün bir öğrencisinin, Dilek Öğretmene “Keşke köyde de bir parkımız olsaydı” demesiyle başlayan hayal, Dilek Öğretmenin sponsor arayışlarını birilerinin duymasıyla gerçeğe dönüştü. Çocuk parkı, spor aletleri ve çevre düzenlemesiyle ortaya oyun parkı meydana geldi. Geriye bir tek eksik kaldı, bu parka bir isim vermek gerekmektedir. Köy halkının isteği üzerine parka “Bir Dilek Tuttum Oyun Parkı” ismi verildi.
Dilek Öğretmen milli bayramları çok önemsiyordu. Sadece öğrencilerle kutlamak yerine bu duyguyu tüm köy halkına yayıp halkı bir çatı altında toplamak istiyordu. Tabii bu durum köy halkının katılımı ve çocukların gösterileriyle ortalığı bayram yerine çevirmiştir.
Dilek Öğretmen sadece öğrencilerine emek vermemiş tüm köy halkına çok büyük emek vermiş ve köyün kalkınması sağlamıştır. Köyde okuma yazma bilmeyen velilere “Ana-Kız Okuldayız” projesi kapsamında okul çıkışları kurs verip okuma yazma öğretmiştir. İki yıl boyunca köyde okuma yazma bilmeyen kalmamıştır. “Kadına Ekmek” projesini geliştirerek Samsun İş-Kur iş birliği ile köydeki kadınlara iş imkânı sağlamış, okul lojmanın kullanılmayan odasını bir ayakkabı atölyesine dönüştürüp köy kadınlarının meslek edinip üretime geçmelerine ve para kazanmalarına öncü olmuştur. Projeyi daha da geliştirip sponsorlarla okulun arka tarafına 180 m2 büyüklüğünde yeni meslek edinme atölyesi inşa ettirmiştir. Kumköy kadınlarını ilk kez operaya götürmüş, hiç sinemaya gitmemiş, gidememiş kadınları ilk kez sinemaya götürmüştür. Köyde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri düzenleyip köy kadınlarının bugünü ilk kez kutlamalarını sağlayıp kadınlara şiir dinletisi yaptırıp bu sayede hayatında hiç şiir okumamış kadınlara şiir okutmuş, hiç şiir yazmamışlara şiir yazdırtmıştır. Bunlar gibi daha sayısız projeye imzasını atmıştır. Tabii bu projeler bu kadar kolay gerçekleşmemiş, önüne bir sürü engel çıkmış. Her projeyi ve engellere karşı tutumunu buraya yazmıyorum, “Bir Dilek Yetmez” kitabında bu yazdıklarımın hepsinin ve daha fazlasını hikâyeleriyle beraber kendi kaleminden okuyabilirsiniz.
Dilek Öğretmen, birçok ödüle aday gösterilip birçok ödülü de almıştır. Ben buraya birkaçını yazıyorum. Onursal Başkanlığını ABD eski Başkanı Bill Clinton’ın üstlendiği Varkey Gems Vakfı Küresel Öğretmen Komitesi tarafından 127 ülke ve beş bin öğretmen arasından Dünyanın En İyi 50 Öğretmeninden biri seçilen ilk Türk öğretmendir. 2015 Küresel Öğretmen Ödülleri’ne ve “Bir Dilek Yetmez” Projesi ile 2018 UNESCO Hamdan Bin Raşid El Maktum Ödülüne aday gösterilmiştir. “Bir Dilek Yetmez” Projesi ile on binden fazla öğretmen adayına gönüllü motivasyon seminerleri verip yüzlerce köy öğretmenine canlı mentorluk yapmıştır. Varkey Eğitim Elçisi seçilip Dünya Öğretmen Statüsü Endeksinde aktif olarak yer almaktadır. 2019 yılında ocak ayında Avrupa Parlamentosu’na resmi konuşmacı olarak davet edilmiştir ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Avrupa Parlamentosu Lider Kadın Ödülü’nün sahibi olmuştur. Avrupa Kadın Hakları Komisyonu tarafından Dünya’nın En İlham Veren 8 Kadını’ndan biri seçilmiştir. Amerika’da Büyük Atatürk Gençlik Ödülü’ne, İngiltere’de Cumhuriyet Onur Ödülü’ne layık görülmüştür.
Halen Londra’da Uluslararası Montessori Derneği’ne bağlı okullarda uygulamalı eğitim vermekte ve araştırmalarına devam etmekte, UNESCO’ya bağlı International School of London’da öğretmenlik mesleğini devam ettirmektedir. Yurt dışında yaşayan Türk çocuklarına yönelik destek programı geliştirip Londra’da kendi adını taşıyan bir drama okulu açmıştır. Konuşmalarında köy öğretmenliğinden küresel öğretmenliğe giden yolculuğu yaşanmış örneklerle anlatmaktadır.
Dilek Öğretmen, köy okulundaki çocukların kendi yaşıtlarından geri kalmamaları için elinden geleni yapmaya çalıştı, sadece öğrencilerle de kalmadı köy halkı için de birçok projeye imza attı. Kumköy’deki kadınların hem özgüvenlerini hem de ekonomik özgürlüklerini kazanmalarına yardımcı oldu. Tabii bu projeler bu kadar kolay gerçekleşmemiş, önüne bir sürü engel çıkmış. Her projeyi ve engellere karşı tutumunu buraya yazmıyorum, “Bir Dilek Yetmez” kitabında bu yazdıklarımın hepsinin ve daha fazlasını hikâyeleriyle beraber kendi kaleminden okuyabilirsiniz.
Dilek Öğretmen, bir köyün KADERİNİ değiştirdi. Köy halkının hayatında kocaman bir fark yarattı!
Bu yazım burada bitti. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
Bir başka yazıda görüşmek üzere...
Kendinize iyi bakın...
İyi ki varsınız...
Bu yazıya emojiyle tepki ver!
Kaynaklar
- Bir Dilek Yetmez, Dilek Livaneli, Epsilon Yayınevi