KAHRAMAN MI HAİN Mİ?
Edward Snowden
05.02.2021
Yorum Yok
521
8 Dakika

Son zamanlarda WhatsApp’ın gizlilik sözleşmesi ülkemizde olay olmuştu ve çok konuşulmuştu. Hatta WhatsApp bu olaylar sonrasında ciddi oranda kullanıcı kaybetti. Ben de o sıralar yazarı Edward Snowden olan, Sistem Hatası isimli kitabı okuyordum. Zamanlama harikaydısmiley Belki Edward Snowden ismini daha önce (2013 yılında neredeyse dünyadaki birçok haber programında ismi geçmiştir) duymuşsunuzdur. Duymadıysanız önemli değil, zaten bu konuya değineceğim. Bu arada ben duymadım lakin kendisiyle kitabı ile tanıştım. Kitapta kendi hayatını konu almıştır. Peki neden, kim bu Edward Snowden?

Edward Snowden, eski Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve eski Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) çalışanı, 21 Haziran 1983 yılında Amerika’nın Kuzey Karolina eyaletinde doğan bir bilgisayar uzmanıdır. E. Snowden’ın kendi itirafına göre yıldız bir öğrenci değildi. İkinci sınıfta liseden ayrıldı. Ancak o zamana kadar bilgisayarlara ve teknolojiye hayranlık duyan E. Snowden, kendi başına ve çevrimiçi forumlar aracılığıyla kendini geliştirerek önemli beceriler elde etti. Daha sonra bir lise denklik sertifikası alan E. Snowden, 2004 yılında özel kuvvetler adayı olarak yedek kuvvetler için askere alındı ancak eğitim sırasında iki bacağı kırıldı ve dört ay sonra ordudan terhis edildi. 2005 yılında, NSA'ya bağlı bir Maryland Üniversitesi İleri Dil Çalışmaları Merkezi'nde güvenlik görevlisi olarak bir iş buldu. Eğitim ve öğretim eksikliğine rağmen, Edward Snowden bilgisayara olan ilgilisi ve yetenekleri sayesinde 2006 yılında neredeyse her casus filminin ve televizyon şovunun olmazsa olmazı “CIA Karargâhı, Virginia, Langley” yazan sahnedeki Merkezi İstihbarat Teşkilatında (CIA) altı aylık temel bir eğitim aldı. Eğitimlerden sonra 2007 yılında kendisine verilen diplomatik pasaport ile İsviçre, Cenevre’de siber güvenlik uzmanı olarak bilgisayar ağ güvenliğini korumaktan sorumlu olarak görev yaptı.

2009 yılında Merkezi İstihbarat Teşkilatından (CIA) ayrılan Edward Snowden Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) için çalışmaya başladı. İlk iş olarak o yıl Japonya, Tokyo’da Perot System şirketinde çalışmaya başladı. Ancak Japonya’ya gitmesiyle beraber Perot System şirketi Dell firması tarafından satın alındı ve kağıt üzerinde Tokya’da Dell çalışanı oldu. Lakin Snowden’ın dediğine göre orası aslında formaliteden ve gizlemekten ibaretti, çalıştığı tek yer bir Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tesisiydi ve resmiyette iş unvanı sistem analistiydi. Yerel Ulusal Güvenlik Ajansının (NSA) sistemlerinin bakımından sorumluydu ancak öncelikli görevi Ulusal Güvenlik Ajansının (NSA) sistem mimarisini Merkezi İstihbarat Teşkilatınınkine (CIA) bağlamaktı yani bir nevi sistem yöneticiliğiydi. Aynı zamanda ABD elçiliklerine seyahate gidiyor ve kurumun daha önce mümkün olmayan yollarla istihbarat paylaşmasına yarayan bağlantıları kurup bakımını yapıyordu. Bir sistemin sadece içeriden değil, bir araya gelip çoklu sistemler halinde bütün olarak nasıl çalıştığını ya da çalışmadığını ortamda anlayan tek kişi olması nedeniyle elinde büyük bir güç bulunduruyordu. Bu süre zarfında, Ulusal Güvenlik Ajansının (NSA) faaliyetleri hakkında bilgi toplamaya başladı.

2011 yılında tekrardan Amerika’da, Dell firmasının bir çalışanı olarak, Merkezi İstihbarat Teşkilatına (CIA) çalışmaya başladı. Buradaki işi bulut bilişimi üzerineydi ve bulut bilişimi ile ilk olarak bu yılda tanıştı. Nedir bu bulut? Özetle sizin verilerinizin sizin kişisel aygıtınızda değil de sunucularda işlenmesini ya da depolanmasını güvence altına alan bir depolama düzeneğidir. Bunun sonucunda da sizin verinizin aslında artık sizin verinizin olmamasıdırsmiley Bu dönemde Snowden için hayat hiç iyiye gitmiyordu çünkü bazı sağlık problemleriyle karşı karşıya kaldı. Yapılan tetkikler sonucu kendisinin epilepsi hastası olduğu ortaya çıktı. Çünkü son zamanlarda çok fazla nöbetler geçirmeye başlamıştı ve aynı hastalık annesinde de vardı. Annesi de bir dönem çok ciddi nöbetler yaşamıştı. Tabii Dell’in Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) hesabı için en üst düzeyde teknoloji uzmanı olmasından dolayı çok geniş bir esnekliği vardı, bu yüzden evden çalışıyordu. 2012’nin başlarında, hâlâ Dell sözleşmesiyle fakat tekrar Ulusal Güvenlik Ajansında (NSA) çalışmak için Hawaii’de, Oahu Adası’nın Kunai mevkisinde, Pearl Harbor döneminde kalan ve artık NSA tesisi olarak hizmet veren dev bir uçak fabrikasında çalışmaya başladı. Tabii oraya gitmesinin bir diğer sebebi de doktorlarının Hawaii’deki iklimin ve daha rahat yaşam koşullarının epilepsisine iyi gelebileceğini söylemiş olmalarıydı. Altyapı analisti olarak işe başladı. Bu pozisyonda Ulusal Güvenlik Ajansının (NSA) XKEYSCORE da dahil tüm kitle gözetim araçlarının internette gerçekleşen hareketleri gözetlemek için sınırsız görev tanımı vardı.

Edward Snowden

Nedir bu XKEYSCORE? XKS olarak da bilinen bu bilgisayar programı, dünyanın her yerinden kullanıcıların internet verilerini araştırmak ve analiz etmek için tasarlanmıştır ve her gün bu verilerin büyük miktarları toplanmaktadır. Söz gelimi e-posta adresine sahip olduğunuz, dünyadaki herhangi birinin e-postasını okuyabilir veya herhangi bir bilgisayarı izleyebilirsiniz. Bununla beraber isimleri geçen PRISM ve Tempora adlı birkaç program daha var.  PRISM ise Google, Facebook ve Apple gibi büyük teknoloji ve internet şirketlerinden etkin bir şekilde veri talep edebileceği bir NSA programına verilen kod adıydı. NSA'nın toplayabileceği içerik türleri arasında arama geçmişleri, indirmeler, e-postalar ve daha fazlası vardı. Programın odak noktası, potansiyel terörizm şüphelilerini izlemekti ancak sistem, neredeyse tüm internet kullanıcılarının verilerinin alınmasına etkin bir şekilde izin vererek, insanların mahremiyetine büyük bir tehdit oluşturuyordu. 2011'den beri çalışan bir gözetim programı olan Tempora, İngiltere'nin NSA eşdeğeri ve İngiliz devletini siber saldırılara ve tehditlere karşı korumak amacıyla hükümet tarafından görevlendirilen güvenlik ve istihbarat kurumu olan GCHQ, dünyanın her yerindeki fiber optik kablolara ve bağlantılara yetkisiz erişerek çeşitli gözlemler yapıp toplanan bilgileri Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ile paylaşıyordu. Bunları öğrenen Edward Snowden aslında bir zamanlar denetlediği teknolojilerin bizzat hedefi haline gelmişti. O da dünyanın dört bir yanındaki her insan gibi izleniyordu ve hayatta savunduğu mahremiyet, internet özgürlüğü gibi konularla çelişiyordu. Bunun farkına varan Edward Snowden, Ulusal Güvenlik Ajansının (NSA) Hawaii’deki tesisinde NSA’in deposunu, mikro SD kartlara depolamaya başladı. Lakin benim tek cümleyle yazdığım bu iş, bu kadar kolay olmadı ama depolama işleminde binbir zorluk çektiği halde istediği verileri aldı. Geriye kalan tek şey onları basına ya da internete sızdırmaktı. Bu işlem de o kadar kolay değildi, birçok yolu düşündükten sonra The Guardian ve The Washington Post gazetelerinde muhabirlerle Hong Kong’da bir otel odasında buluşarak, 6 Haziran 2013 yılında belgeler medyaya sızdırılmaya başlandı. The Guardian ve The Washington Post, anonim bir kaynak tarafından sızdırılan belgelerden derlenen bir dizi raporun ilkini yayınladığında, Ulusal Güvenlik Ajansının (NSA) telefon kayıtlarını ve vatandaşların mesajlarını toplayıp izlediğini ortaya koydu. 6 Haziran 2013 yılında Amerikalılar, hükümetlerinin genel olarak kendi halkını gözetlediğini öğrendi. Üç gün sonra kaynak olarak, Ulusal Güvenlik Ajansının (NSA) sistem yöneticisi Edward Snowden olarak kendini ortaya çıkardı. Günler sonra The Washington Post ve The Guardian, ABD hükümetinin insanların sesli ve görüntülü sohbetlerini, fotoğraflarını, e-postalarını, belgelerini ve bağlantı kayıtlarını gözetlemek için Apple, Facebook ve Google dahil dokuz internet şirketinin sunucularına PRISM adlı bir program ile girdiği ve sonraki yayınlanan belgelerde de ABD hükümetinin Almanya başbakanı Angela Merkel dahil diğer ülkelerin liderlerini bile gözetlediği ortaya çıktı. Gazetelere yapılan siyasi baskılar sebebiyle The Guardian’ın Kasım 2013’e kadar belgelerin sadece yüzde birini yayımlayabildiği belirtiliyor.

Hong Kong’da bir otel odasında, The Washington Post ve The Guardian’a verdiği röportajlarında bunu yapmasının sebebini şu cümleler ile açıklamıştır: “Casusluk programının yasadışı ve ahlaksız olduğundan dolayı hareket ettim ve tek amacım, halkı onların adına yapılan ve onlara karşı yapılanlar konusunda bilgilendirmekti.”

Kendisini ifşa ettikten sonra artık kendi ülkesine dönemeyeceğini biliyordu, aslında haklıydı çünkü hükümet anayasadaki mahremiyet maddelerini ihlal ediyordu ancak bu adilce yargılanacağı anlamına gelmiyordu, zaten isminin ortaya çıkmasından hemen sonra hükümet tarafından hain olarak ilan edilmişti. Hong Kong’dan ayrılan Edward Snowden’ın rotası Moskova üzerinden Havana’ya, oradan Karakas’a, oradan Ekvador, Kito’ya gitmekti. Ekvador’a gitmesinin sebebi sığınma talebinin kabul edilmesiydi. Elbette bu rota neden bu kadar karışıktı çünkü Hong Kong’dan Kito’ya doğrudan uçuş yoktu ve diğer tüm bağlantılı uçuşlar ABD hava sahasından geçiyordu. Tabii bu rota da güvenli değildi ancak elindeki en güvenli olanı bu rotaydı. Hong Kong’dan Rusya, Moskova’ya giden Edward Snowden bir ay boyunca havaalanında kaldı sebebi ise ABD pasaportunu iptal etmişti. Sonra Rusya’dan Temmuz 2013’te 1 yıllık geçici siyasi sığınma hakkı aldı. Edward Snowden, onu devlet mallarının casusluğu ve hırsızlığıyla suçlayan Amerikalı yetkililer tarafından bir kaçak olarak görülüyor ve şu an kalıcı oturum izni almasından dolayı Rusya’da yaşıyor.

Sistem Hatası isimli kitaptan, sayfa 189’daki şu satırlara yer vermek istiyorum bu yazıda, “… Dünya Çağında Ağ (World Wide Web (www)) denilen sistem aslında 1989 yılında Cenevre’de, CERN araştırma laboratuvarında keşfedilmiş olabilir ama … internet altyapısının öyle büyük bir kısmı ABD’nin denetimindedir ki dünya internet trafiğinin yüzde doksanından fazlası ABD tarafından ve çoğu bilfiil Amerikan topraklarında yer alan Amerikan şirketleri tarafından geliştirilmiş, mülkiyeti ve/veya işletmesi yine bu şirketlere ait olan teknolojiler aracılığıyla akar. Böylesi avantajlardan alışıldığı üzere endişelenen Rusya ve Çin gibi ülkeler, devlet destekli sansürlenmiş arama motorları ya da seçici GPS hizmeti sunan ulusal uydu grupları gibi başka düzenler kurmaya girişmişlerdir ama Amerika hâlâ hâkim konumdadır, istediği anda istediği şeyi açıp kapatabileceği ana şalterler ABD’nin elinin altındadır. Sadece internetin altyapısı da değil; bilgisayar yazılımları (Microsoft, Google, Oracle) ve donanımları da (HP, Apple, Dell) temelde Amerikalıdır. Çiplerden (İntel, Qualcomn) yönlendiriciler ve modemlere (Cisco, Juniper), e-posta, sosyal ağlar ve bulut depolama gibi ağ hizmetleri ve platformları sağlayanlara (Google, Facebook ve yapısal olarak en önemlisi olsa da en az görünen, internetin yarısına ve Amerikan devletine de bulut hizmetleri sağlayan Amazon) kadar her şey…”

Şimdi düşündüğümüz zaman bu WhatsApp olayını, bu iş maalesef sadece WhatsApp’a meydan okumakla olmuyor. Hayatımızın her tarafı zaten görünmez bu ağlarla çevrilmiş durumdadır. Özetle bir cihazın adında, akıllı ibaresi geçiyorsa bilin ki verileriniz sizin verileniz değildirsmiley

Yazıyı bitirmeden önce bir soru sormak istiyorum size, cevabı sizde kalabilirsmiley Kendinizi Edward Snowden’ın yerine koyun ve mutlu bir hayatı (para desen var, iş rahat, sevdiğiniz bir eşiniz var) bırakıp, bu kadar sıkıntı ve zorluklara katlanarak, kendi ülkenizin bu casusluk programlarını, tüm insanlığa duyurmak için hayatınız pahasına feda eder misiniz?

Bu yazım burada bitti. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Kaynak kısmında önereceğim kitabı okuyarak, bu yazıda aktarılan bilgilerden daha fazlasını öğrenebilirsiniz. Bu arada aşağıda Edward Snowden'ın TED konuşmasına da bakabilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek üzere kendinize iyi bakın.

Bu yazıya emojiyle tepki ver!
0
0
0
1
0
0
0
0
Kaynaklar
Yorumlar
~ Yorum bulunmamaktadır.
Yorum Yapabilirsiniz :)
Abone Ol!
Yeni blog yazıları için bildirim almak istiyorsanız bloga e-posta adresinizle abone olabilirsiniz.
Okuyorum
t
Kitap Adı: K
Yazar: i