Kokuyu Görmek, Müziği Tatmak
Sinestezi
01.03.2021
Yorum Yok
1169
5 Dakika

Hiç kokuların rengini algılayabileceğinizi düşündünüz mü? Ya da duyduğunuz bir sesin rengini algılasaydınız yaşamınız nasıl olurdu? Size, çikolata yerken kulağında piyano sesini duyabilen, şarkı dinlerken gözünün önünde renkler gören, bir eşyaya dokunduğunda yemek tadı alabilen insanlar var desem inanır mıydınız bana? Belki de siz de bunlara benzer duyuları birlikte algılıyor olabilir misiniz? Yazarı Serkan Karaismailoğlu olan Mater serisinin (Pia Mater, Arachnoid Mater, Dura Mater ancak Dura Mater daha çıkmadı lakin Serkan Hoca bu yıl çıkacağını ikinci kitabında belirtmişti, müthiş bir nöro-roman serisi, tavsiye edilir.) ilk kitabını, Pia Mater’ı okurken, Alef isimli bir karakter sayesinde bazı insanların duyuları beraber algıladığını öğrendim. Çünkü aynı sorun Alef’de de vardı. Kendisi kokuların rengini görebiliyordu. Serkan Hoca kitapta bu soruna değiniyor ve açıklıyor. Duyuların bu şekilde beraber algılanmasına sinestezi deniyor. Bendeki de meraktır, biraz daha araştırdım ve bu yazımda sinesteziden bahsedeceğim.

Sinestezi kelimesiniz ilk gördüğümde, bana anestezi kelimesini çağrıştırdıydı. Anestezi, canımızı yakacak tıbbi müdahalelerden önce, acı hissetmememiz için bize uygulanan tıbbi uygulamalara verilen isimdir. Kelimenin köküne bakacak olursak an/esthesia şeklindedir. Esthesia, hissetmek anlamına gelmektedir. Başına getirilen an eki olumsuzluk katar. Yani anestezi, hissetmemek, hissin kaybı gibi anlamlara gelmektedir. Bu yazıma konu olan sinestezi de aynı kökten meydana gelmektedir. Syn/esthesia, (esthesia: hissetmek) syn eki ise beraber, birlikte anlamlarına gelmektedir. Özetle sinestezi, duyuları beraber algılanmasını ifade eden bir terim olarak karşımıza çıkar. Bunu yaşayan bireylere de sinestet denir.

Peki, kaç tip sinestezi var? Bir düşünecek olursak çok sayıda sinestezi kombinasyonu olabiliyor. Çünkü duyuların birbirine karışması gibi algılar da birbirine karışabilir. Bu yüzden araştırmacılara göre, kaç tip sinestezi olduğunu belirlemek zordur lakin en az 60 sinestezi türü vardır. Tabii bazıları diğerlerinden daha yaygındır.

Yaygın sinestezi türlerinden biri olan kromestezisinde sesler ve renkler birbiriyle ilişkilendirilir. Bu duruma sahip bireyler, duydukları herhangi bir sesi belirli bir renk olarak algılarlar. Söz gelimi piyano çalarken her bir notayı farklı bir renk olarak görselleştirebilirler. Grafem-renk sinestezisinde bireyler, alfabedeki harfler ile rakamları belirli renklerle birlikte algılarlar. Söz gelimi grafem-renk sinestezisi olan bir birey için 3 rakamı her yerde kırmızı renkte görünebilir. Tabii grafem-renk sinestezisine sahip olmayan bireyler her ne renkte yazıldıysa o renkte görürler. Bu renkler her zaman açık ve net şekilde görünmeyebilir, rakamın etrafı bu renkle sarılmış ya da gölgelenmiş şekilde olabilir. Mekansal dizi sinestezisinde bireyler, sayı dizilerini üç boyutlu olarak farklı konumlarda görürler. Söz gelimi 1’den 10’a kadar sayıların yan yana yazıldığı bir sayı dizisinde, 1 diğer sayılardan daha yakın da veya 6 en uzakta görünebilir. Nadir görülen sözcüksel-tatsal sinestezisinde bireyler, bir kelimeyi duyması ile o kelimenin tadını alabilirler. Mesela bir kişinin adı çikolata tadı gibi olabilir ya da çok garip gelebilir ama sözcüksel-tatsal sinestezisinde bireyler, bir bireyin isminin tadı güzel değilse, o birey diğer bireyle yakınlık kurmakta zorlanabilir hatta iğrenme duygusu da ortaya çıkabilirsmiley İşitsel-dokunsal sinestezi türünde belirli sesleri duymak vücudun belirli yerlerine dokunma hissi uyandırabilir. Örneğin sabah uyanırken alarm sesinizi duymanız, birinin başınızı okşadığı hissi verebilir. Ayna dokunuşu sinestezi tipindeki bireyler, başka bir bireyin bir uyarana verdiği hissi bu sinestet bireyler de hissedebilir. Söz gelimi bir kişinin omzuna vurulduğunu görmek, ayna dokunuşu sinestezisine sahip bireylerin de omzunda bir vuruş hissetmesine neden olabilir. Bu sinestezi tipi de nadir görülür. Bunların haricinde daha birçok sinestezi tipi mevcuttur. Ay tadı, ses-duygu, ses-dokunuş, gündüz rengi, acı rengi, kişilik rengi…

Aslında bu bahsettiklerimden bazıları avantaj gibi görünebilir lakin ayna dokunuşu sinestezisine sahip bireylerin hayatını bozabilir ve ciddi problemlerle karşı karşıya kalabilirler. Yapılan araştırmalara göre, sinestet olan bireylerin sinesteziden kaynaklı beyin bağlantılarının çok ciddi kazanımlar sağladığı keşfedilmiştir. Birçok zihinsel hastalığın aksine, sinestetler genellikle son derece yaratıcı, algı kapasiteleri son derece yüksek ve hafızaları oldukça güçlüdür.Daniel Tammet isimli bir sinestet pi sayısının 22 bin 514 basamağını ezbere bilmektedir. Şimdi durdunuz ve ee ezberlemişte ne yarar sağlamış şeklinde düşünebilirsiniz lakin hayatta bu hafızanın ne kadar önemli ve işlevsel olabileceği üzerine düşünecek olursanız, bunun faydalarını fark edebilirsinizsmiley

Sinestezi Deney

Yukarıdaki örnekte soldaki resimde 5 rakamları arasına gizlenmiş 2 rakamlarının olduğu bir dizi görülmektedir. Sinestetler, soldaki resimde gizlenmiş olan ikileri ayırt etmede oldukça başarılıdır. Çünkü bu rakamları sağdaki resimdeki gibi farklı renklerde göreceklerdir.

Peki, sinestezi genetik midir? Bilim insanların bu konu hakkında çok bir bilgileri yok. Ancak yapılan bazı araştırmalar, sinestezinin genetik olabileceğini söylüyor. Araştırma kapsamında sinestezi yaşayanların %40’ından fazlasının birinci derecen akrabasında da bu durumun olduğu görülmüş. Rus asıllı sinestet yazar Vladimir Vladimiroviç Nabokov’un oğlu Dimitri Nabokov renkli grafik sinestezisine sahip olması, bu durumun genetik olduğunu düşündürüyor. Bununla birlikte yapılan başka bir araştırma, ikiz kardeşlerden birinin sinestet iken diğerinde böyle bir durumun olmadığını ve psikedelik ilaçların kullanımı sonucu, inme/felç nedeniyle ve hatta körlük ya da sağırlık sebebiyle bile oluşabildiği tespit edilmiştir. Uzun lafın kısası, genetik sebeplerle oluşan sinestezi haricinde, tamamen çevresel etmenlere bağlı olarak oluşan sinestezik durumlar da bilinmektedir.

Peki, sinestezi ne kadar yaygın? Edinburgh Üniversitesi’nde sinestezi üzerine çalışan Psikolog Julia Simner, 2006 yılında yaptığı bir araştırmada çok çarpıcı bir sonuç ortaya çıkardı. Araştırmaya göre, nüfusun en az %4’ünde sinestezi olduğunu ve insanların %1’den fazlasının grafem-renk sinestezisine sahip olduğu anlaşıldı.

Sinestezi konusunda hâlâ çok az bilgiye sahibiz. Çünkü daha nasıl çalıştığının tam bir açıklaması yok, genetik mi değil mi akıllarda soru işareti. Ne kadar yaygın? Daha kaç tipi var? Hani her insan özeldir şeklinde bir tabir vardır ve buna kesinlikle katılıyorum. Bu ifadeden yola çıkarsak her birimizin kendimize özgü bir sinestet olmadığımızı nereden bileceğiz? Çünkü benim tabir ettiğim mor rengi, bir başkasının tabir ettiği mor rengi ile aynı renkte mi bakalım! Onun algıladığı, gördüğü, duyduğu, tattığı bir dünya benim dünyam ile ne kadar aynı vesselam!

Bu yazım burada bitti. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. İleri okumalar ve detaylı bilgi edinmek için kaynaklar bölümünde paylaştığım dokümanları inceleyebilirsiniz. 

Bir başka yazıda görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın...

İyi ki varsınız...

Bu yazıya emojiyle tepki ver!
6
0
0
0
0
0
0
0
Yorumlar
~ Yorum bulunmamaktadır.
Yorum Yapabilirsiniz :)
Abone Ol!
Yeni blog yazıları için bildirim almak istiyorsanız bloga e-posta adresinizle abone olabilirsiniz.
Okuyorum
t
Kitap Adı: K
Yazar: i